Hurma House
Bir zamanlar, sıcağı ve bereketi seven bir ev vardı. Adı Hurma’ydı. Karaburun’un tatlı esintileriyle büyüyen Hurma, misafirlerine her köşesinde dinginlik ve huzur sunardı. “Benimle birlikte, hayatın tadını çıkar,” derdi Hurma. Gölgelerinde dinlenen herkes, kendini doğanın sunduğu en tatlı armağanların arasında bulurdu.
Satürn House
Gökyüzüne aşık bir ev vardı, adı Satürn’dü. Geceleri ışıklarını kısar, misafirlerine sonsuz gök kubbenin altında hayal kurma fırsatı sunardı. “Burada,” derdi Satürn, “zaman yavaşlar, göklerin ışıkları gibi parlak anılar birikir.” Onun çatısı altında uyuyan herkes, kendini evrenin bir parçası gibi hissederdi.
Zeytin House
Zeytin ağaçlarının kalbinde, zamanın yavaş aktığı bir ev vardı. Adı Zeytin’di. Gölgelerinin altına sığınan herkes, onun huzurlu fısıltılarını duyabilirdi: “Benimle birlikte, doğanın ritmini hissedin.” Zeytin, kökleri kadar sağlam bir dinginlik sunar, misafirlerine Karaburun’un eşsiz tadını ve kokusunu armağan ederdi. Ona gelen herkes, burada doğanın kollarında yeniden nefes alırdı.
Bambu House
Denizin kokusunu taşıyan rüzgarın uğradığı bir ev vardı. Adı Bambu’ydu. Zarif ve güçlü ruhuyla, herkese doğanın huzurunu fısıldardı. Gelen misafirlerine şöyle derdi: “Burada her şey sade, her şey dengede. Sadece kendin ol.” Bambu, sessizliğin içinde huzur arayanlar için bir sığınaktı. Onu ziyaret eden herkes, hayatın en güzel melodisini burada bulurdu.
Mochi House
Zeytin ağaçlarının arasında, denize giden rüzgarın yolunu aydınlattığı bir ev vardı. Adı Mochi’ydi. Mochi, her sabah misafirlerini gülümseyerek karşılar, gün boyu huzur ve neşe sunardı. Ona adım atan herkes, kendini dünyanın tüm telaşından uzak, sıcak bir kucakta bulurdu. Mochi, sadece bir ev değil, Karaburun’un sakin ruhunun bir parçasıydı. Sessizce der ki: “Burada her şey, tam da olması gerektiği gibi.”