Zeytin ağaçlarının arasında, denize giden rüzgarın yolunu aydınlattığı bir ev vardı. Adı Mochi’ydi. Mochi, her sabah misafirlerini gülümseyerek karşılar, gün boyu huzur ve neşe sunardı. Ona adım atan herkes, kendini dünyanın tüm telaşından uzak, sıcak bir kucakta bulurdu.
Mochi, sadece bir ev değil, Karaburun’un sakin ruhunun bir parçasıydı. Sessizce der ki: “Burada her şey, tam da olması gerektiği gibi.”